Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Surun Ötesinde ki Koruyucu
#1
Dünyanın geceye büründüğü, karanlık ve sisin her köşeyi sardığı zamanlarda, Lord Harkon'un adı duyulurdu. O, Gece Nöbetçileri'nin en yüksek derecedeki lideriydi ve adını herkes, korku ve saygıyla anardı. Fakat Harkon’un hikayesi, sadece bir asker ya da yönetici olarak değil, daha derin bir anlam taşırdı. Çünkü o, karanlığın içinden doğmuş, geceyi bir parça sahiplenmiş, karanlıkta yankı bulan bir figürdü.
Bir Çocukluk Hikayesi
Harkon, ilk kez gözlerini karanlık bir dünyaya açtı. Çocukken, ailesi bir kasaba köşesinde yaşıyordu. Kasaba, geceyle barış içinde, sanki güneşin hiçbir zaman tam olarak doğmadığı bir yerdi. Geceleri, sisler arasında kaybolan taş evlerin içinde, köylüler her zaman biraz tedirgin, biraz huzursuzdu. Geceyi sevenler, o karanlık boşlukta bir tür huzur bulurlardı ama çoğu insan, kasabanın sırlarından habersizdi.
Harkon’un ailesi, kasabadan uzakta, ormanın kenarında yaşardı. Annesi ve babası, gözleriyle değil, elleriyle, hissederek görürlerdi dünyayı. Zaman zaman, kasaba halkı çocuklarına anlatırdı: "Geceye dokunan, sabahı göremez." Birçok kişi bunun bir tür uyarı olduğunu düşünse de, Harkon bunun ne anlama geldiğini hiç tam olarak anlamamıştı.
Bir gece, kasabada büyük bir yangın çıktı. Alevler, sabaha kadar gökyüzünü kızarttı, geceyi birer hayalet gibi keserek dağıttı. Korku, her evin içine girdi, ama en korkunç olanı ise yangının ardından kasabaya uğrayan bir yaratıkla ilgili söylentilerdi. İnsanlar, devasa kanatları ve yanık gözleriyle bir varlık gördüklerini iddia ediyorlardı. Kimse bu varlığın kim olduğunu bilemediyse de, çoğu bu yaratığın yangını başlatan güç olduğunu düşündü.
O gece, Harkon’un ailesi kayboldu. Onların izini süren kimse bir daha geri dönmedi. Harkon ise ormanın derinliklerinden, karanlığın içinden çıkıp kasabaya ulaştığında, sadece birkaç silüet ve yıkıntılar bulabildi. Geride kalan tek şey bir amulet, annesinin ona küçükken verdiği bir yüzüktü.
Yalnız başına kalan Harkon, acıyı ve kaybı içinde taşıyarak büyüdü. O, karanlıkta yalnız başına hayatta kalmayı öğrenmişti. Ancak bir şey daha fark etti: Karanlık, sadece bir korku değil, bir güçtü. Karanlıkla yüzleşmek, ona hükmetmek gerekiyordu.
Bir gün, ormanda bir grup adamla karşılaştı. Karanlık giysiler giymiş, yalnızca geceye özgü olan bir işaret taşıyan bu adamlar, Gece Nöbetçileri'nden başkası değildi. Onlar, gecenin koruyucularıydılar, her türlü tehlikeye karşı geceyi ve onun sırlarını korumaya yemin etmiş bir ordu. Harkon, bu adamların lideriyle tanıştığında, karanlıkta bir tür aydınlanma buldu.
Lideri, yaşlıca, gözleri yorgun ama bilge bir adam olan Sorath, ona şöyle dedi:
"Geceyi kabul et, ve onun gücünden faydalan. Karanlık, seni arıyor."
Ve Harkon, hiç tereddüt etmeden, Nöbetçilerin saflarına katıldı. Yalnızca fiziksel değil, manevi olarak da sınavlardan geçti. Zihnini ve ruhunu karanlıkla uyum içinde birleştirerek, Gece Nöbetçileri'nin efsanevi liderlerinden biri oldu.
Yıllar geçtikçe, Harkon sadece bir savaşçı, bir koruyucu değil, aynı zamanda bir stratejist ve lider haline geldi. Onun komutasındaki Gece Nöbetçileri, geceyi yalnızca savunmakla kalmayıp, karanlığın sırlarını keşfetmeye başlamıştı. Harkon, geceyi bir araç olarak kullanmakla kalmadı, onu bir silah haline getirdi. O, gecenin karanlık kudretini derinlemesine anladı ve tüm düşmanlarına karşı bu kudreti bir silah gibi kullandı.
Her biri birer gece kuytusuna dönmüş, kaybolmuş insanlar gibi gözlerinde solgun bir ışıkla dönen Nöbetçilerinin arasında, Harkon’un karanlığa olan sevgisi ve sadakati, büyük bir güce dönüşmüştü. Onun adı, savaş alanlarında bile fısıldanarak söylenir, karanlığın geldiğini hissettiklerinde herkes bir adım geriye çekilirdi.
Fakat Harkon, asla yalnızca bir savaşçı değildi. O, Gece Nöbetçileri’nin bir lideri olarak, aynı zamanda onların ruhani rehberi, geceyi anlamaya çalışan bir bilgeydi.
Bir zamanlar  ona söylendiği gibi, “Geceye dokunan sabahı göremez.” Harkon, sabahı unuttu. Artık sabahlar onun için bir hatırlatıcı değil, terk edilmiş bir fikirdi. Onun krallığı, geceydi. Ve o gece, o karanlık, insanlara sadece korku değil, huzur da veriyordu.
         
Bul
Cevapla



Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar:
1 Ziyaretçi

Calradia Online © 2019-2025