Karga Tüneği Halkının Adaleti
Karga Tüneği’nin sisli sabahında, köy meydanındaki büyük meşe ağacının gölgesi halkı toplamaya yetmişti. Ben atımın üzerinden indim, zırhımda hâlâ Ahmet’in topraklarından getirdiğim çamurun izleri duruyordu. Halkımın gözlerinde yılların biriktirdiği öfke, korku ve bekleyiş vardı.
Kalabalığın içinden yaşlı köylü Dursun bastonunu kaldırarak konuştu
“Reis Vizima!” dedi, sesi titrek ama kararlıydı.
“Ahmet yıllar önce köyümüzü yaktığında biz hiçbir şey yapamamıştık. Çocuklarımızı, ekinlerimizi, evlerimizi aldı. Senin güçlenmeni bekledik. Biz senden intikam istemedik… Adalet istedik.”
Ardından bir genç kadın öne çıktı, yüzünde taze yaraların izleri vardı:
“Karga Tüneği artık ezilen bir köy olmayacak,” dedi.
“Ahmet’in köylerini yağmalaman bizim sesimizdi. Kalesini alman bizim irademizdi. Halkının gücünü gösterdin.”
Kalabalığın içinden başka sesler yükseldi:
“Halkım…” dedim.
“Ben bu savaşa kendi öfkemle çıkmadım. Sizin acılarınızı, sizin yaralarınızı taşıyarak yürüdüm. Ahmet sizin düşmanınızdı. Kalesi bugün Karga Tüneği’nin adaletinin bir nişanesidir.”
Kısa bir duraksamanın ardından ekledim:
“Ama bilin: Bu zafer yağma için değil, mazlumun hakkını almak içindi. Biz artık güçlü bir halkız. Bize saldıran herkes, birleşmiş bir köyün neler yapabileceğini görecek.”
Halk coşkuyla bağırdı:
“Karga Tüneği yaşasın!”
“Adalet yerini buldu!”
“Reisimizin arkasındayız!”
Ve böylece intikam değil, bir köyün adalet çığlığı tarihe yazılmış oldu.
Karga Tüneği’nin sisli sabahında, köy meydanındaki büyük meşe ağacının gölgesi halkı toplamaya yetmişti. Ben atımın üzerinden indim, zırhımda hâlâ Ahmet’in topraklarından getirdiğim çamurun izleri duruyordu. Halkımın gözlerinde yılların biriktirdiği öfke, korku ve bekleyiş vardı.
Kalabalığın içinden yaşlı köylü Dursun bastonunu kaldırarak konuştu
“Reis Vizima!” dedi, sesi titrek ama kararlıydı.
“Ahmet yıllar önce köyümüzü yaktığında biz hiçbir şey yapamamıştık. Çocuklarımızı, ekinlerimizi, evlerimizi aldı. Senin güçlenmeni bekledik. Biz senden intikam istemedik… Adalet istedik.”
Ardından bir genç kadın öne çıktı, yüzünde taze yaraların izleri vardı:
“Karga Tüneği artık ezilen bir köy olmayacak,” dedi.
“Ahmet’in köylerini yağmalaman bizim sesimizdi. Kalesini alman bizim irademizdi. Halkının gücünü gösterdin.”
Kalabalığın içinden başka sesler yükseldi:
- “Yıllarca korku içinde yaşadık!”
- “Artık çocuklarımızın geleceği var!”
- “Bu zafer senin değil, Karga Tüneği’nindir!”
- “Ahmet bize ne ettiyse karşılığını buldu!”
“Halkım…” dedim.
“Ben bu savaşa kendi öfkemle çıkmadım. Sizin acılarınızı, sizin yaralarınızı taşıyarak yürüdüm. Ahmet sizin düşmanınızdı. Kalesi bugün Karga Tüneği’nin adaletinin bir nişanesidir.”
Kısa bir duraksamanın ardından ekledim:
“Ama bilin: Bu zafer yağma için değil, mazlumun hakkını almak içindi. Biz artık güçlü bir halkız. Bize saldıran herkes, birleşmiş bir köyün neler yapabileceğini görecek.”
Halk coşkuyla bağırdı:
“Karga Tüneği yaşasın!”
“Adalet yerini buldu!”
“Reisimizin arkasındayız!”
Ve böylece intikam değil, bir köyün adalet çığlığı tarihe yazılmış oldu.
